24 Kasım 2015 Salı

Londra Gezisi - 1

Bazı planlar vardır sürekli lafını edersiniz fakat bir türlü adım atamazsınız, bizim için Londra gezisi tam da böyle bir şeydi. Yine lafını etmeye başladığımız bir dönemde, ben yine erteleyeceğimizi düşünürken her şey Mesut'un internetten uçak biletlerini almasıyla başladı ve kendimizi Gatwick Havaalanında bulduk. Southern Treni ile Victoria'ya ulaştık, konaklamak için Pimlico'da  bir otel seçmiştik ve zaten Victoria-Pimlico arası çok kısa bir mesafeydi. Biz yolculuğumuza Cumartesi günü başladığımız için ilk işimiz eşyalarımızı odamıza bırakıp Portobello Road Market'e gitmek oldu çünkü bu pazar, yalnızca Cumartesi günleri kuruluyordu. Bu sevimli bit pazarında antika dolu tezgahları incelemek çok keyifliydi fakat maalesef o gün fazla yağmura maruz kaldığımız için fotoğraf çekmeyi ihmal etmişiz...


Islanmış ve çok çok üşümüştüm ara sokaklardan birinde karşımıza çıkan Santo isimli bir Meksika Restorantında taco ve tavuklu cazuelas yedik. O günün akşamı otelin civarını gezmek ve keşfetmekle geçti. Ertesi gün erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptık, hazırlandık, sabırsızdık, planımıza sadık kalıp Hyde Park'a gittik. Uzun bir yürüyüş bizi bekliyordu ama önce Speakers Corner'da arz-ı endam edenlere biraz takıldık.


Hyde Park sincap imparatorluğu ile sarıp sarmalanmış, daha önce hiç bir sincabı bu kadar yakından görme şerefine nail olmamıştım, patates kızartması yiyeni ise ancak hayal edebilirdim herhalde.


Kensington Palace, Prens William ve Prenses Kate'in evi olduğu gibi sarayın gezilebilecek yerleri halka açık imiş. 
Sarayın girişinde güzel bir cafe mevcut, sonbaharın bütün güzelliği parkı kuşatmış dilerseniz çayınızı ve Victoria kekinizi alıp bahçede keyif yapabilirsiniz tabii devasa güvercinler buna izin verirse :)



Albert Memorial kraliçe Victoria'nın kocasının anısına yaptırdığı devasa anıt. 
Yürümeye devam ediyoruz çünkü görmeyi çok ama çok istediğim bir park daha var Holland Park.



Holland Park'a aşık olduk, bu seyahatin sonbahara denk gelmesi o kadar güzel oldu ki bütün bir park tablo gibiydi. Bu romantik parkın tadını uzun uzun yürüyerek çıkardık.


Holland Park'ın içinde bir Japon Bahçesi bölümü var bir de gölet ve bu gölette kocaman rengarenk balıklar, ortalıkta gezinen tavuskuşları gerçekten rüya gibiydi. Holland Park gezimizin en güzel bölümlerinden biriydi. 
Akşam gezimize Oxford Circus'da devam ettik.
Günün sonunda İphone uygulamasının dediğine göre gün boyu yürüdüğümüz mesafe 24 km. 
Çok güzel bir gündü <3 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder